İKSV tarafından, 2007–2026 Bienal Sponsoru Koç Holding’in desteğiyle düzenlenen 17. İstanbul Bienali, 17 Eylül–20 Kasım 2022 tarihleri arasında gerçekleştirilecek.
Bienal bu yıl, geleneksel sanat mekânlarının dışına çıkarak kitapçılar, sahaflar, hastaneler, huzurevleri, kafeler, metro durakları ve özel bir radyo istasyonunun da aralarında olduğu onlarca farklı mekâna yayılacak. Tarihi semtlerdeki müzelerin yanı sıra, bir hat ve cilt atölyesi, on beşinci yüzyıldan kalan bir hamam, yirmi yılı aşkın süredir kullanılmayan bir Rum okulu, göçmen sanatçılar tarafından kurulan bir sanat alanı da bienal mekânları arasında yer alacak.
Ute Meta Bauer, Amar Kanwar ve David Teh’in küratörlüğünü üstlendiği ve pandemi nedeniyle bir yıl ertelenen 17. İstanbul Bienali, ölçeği, yöntemi ve hedefleri açısından önceki edisyonlardan farklılaşıyor. Tüm dünyayı etkisi altına alan salgın koşulları altında düzenlenen bu bienalin her anlamda geçmişten gelen kalıpların ötesine geçmesi gerektiğini düşünen küratörler, sergi için bir tema ya da başlık seçmek yerine uzun soluklu bir dönüşüm ve yeniden yaratım sürecine odaklandı. Bienal, farklı coğrafyalarda ve disiplinlerde çalışmalar yürüten kişileri bir araya getirerek aralarındaki etkileşimi besleyen, güçlendiren bir buluşma noktası olacak.
Bienal sergileri Beyoğlu, Kadıköy ve Fatih’te yer alacak.
17. İstanbul Bienali’nin sergileri İstanbul’un üç farklı semtinde yoğunlaşacak.
Beyoğlu’ndaki bienal mekânları arasında daha önce serginin üç edisyonuna ev sahipliği yapan Suna ve İnan Kıraç Vakfı Pera Müzesi, uluslararası performans sanatı platformu Performistanbul’un Canlı Sanat Araştırma Alanı (PCSAA) ve İstanbul’daki en eski Rum okullarından, 1999’dan bu yana kapalı olan Merkez Rum Kız Lisesi yer alacak.
Kadıköy’deki bienal mekânları arasında endüstri mirasının kültür-sanat ekseninde aktif bir kamusal alana dönüştüğü Müze Gazhane ve savaş koşullarından dolayı ülkelerini terk etmek zorunda kalan Suriyeli sanatçıların kurduğu bağımsız bir sanat alanı olan arthereistanbul bulunacak.
Bienal ziyaretçilerini bekleyecek semtler arasında Fatih de bulunuyor. Türkiye'nin önde gelen hattat ve cilt sanatçılarından Prof. Emin Barın'ın 1987’ye kadar atölye olarak kullandığı, iki yıl önce bağımsız sanat alanı olarak yeniden açılan Barın Han ile İstanbul'un en eski hamamlarından Küçük Mustafa Paşa Hamamı bienalin tarihi yarımadadaki ev sahipleri olacak.
Fatih’in Zeyrek semtinde bulunan Çinili Hamam, Osmanlı Hamam mimarisinin en önemli örneklerinden birisi. 1540–1546 yılları arasında, Kaptan-ı Derya Barbaros Hayrettin Paşa tarafından Mimar Sinan’a ısmarlanan yapı, sanatçının bilinen en erken tarihli hamamları arasında. 18. yüzyılda bölgede yaşanan depremler ve yangınlar sonrasında hamamın duvarlarını kaplayan ayırt edici mavi-beyaz İznik Çinileri tahrip olmuş ve Parisli bir antikacı tarafından satılarak Avrupa’nın en önemli müzelerinin koleksiyonlarında yerini almış. Bu çinilerin bir kısmı hâlâ hamamın erkekler kısmının sıcaklık bölümünde görülebiliyor.
2005’te açılan Zeytinburnu Tıbbi Bitkiler Bahçesi Türkiye’de türünün ilk örneği. Marmara Denizi’ne çok uzak olmayan bir mesafede, farklı dini gruplara ait mezarlıkların ve tarihi hastanelerin yakınında konumlanan bahçe, modern tıp ile çeşitli şifa gelenekleri arasında, hissi ve manevi bir kavşakta yer alıyor. Bahçe, 1597 yılında faaliyete geçen Yenikapı Mevlevihanesi ile 15. yüzyılda yaşamış İslam âlimlerden, 41 çeşit baharat ve ottan yaptığı mesir macunu ile meşhur Merkez Efendi’nin kurduğu Halveti dergâhına yürüme mesafesinde. Yaklaşık 14 dönüme yayılan bahçede 700'ü aşkın tıbbi bitki bulunuyor. 17. İstanbul Bienali bu bitikleri ve onların insan sağlığı üzerindeki vazgeçilmez rolünü bizlerle birlikte kutluyor.
17. İstanbul Bienali projelerinin bir bölümüne internet üzerinden de erişilebilecek. 2021’de Açık Radyo aracılığıyla bienal katılımcılarını ağırlayan Radyo Bienal’in İngilizce yayınları bir podcast serisi olarak tüm dünyaya ulaşacak.
Sergi boyunca devam edecek 17. İstanbul Bienali film programının ilk kısmı, 41. İstanbul Film Festivali kapsamında 8-17 Nisan tarihleri arasında izleyiciyle buluşacak.
“Sanat, toplumsal söylemin sözcük dağarcığını yenileyerek yeni düşünce yolları açma gücüne sahip”
Küratörler Ute Meta Bauer, Amar Kanwar ve David Teh yaptıkları ortak açıklamada şöyle diyor: “Dünyanın dört bir yanındaki sanat oluşumları, nasıl hayatta kalacakları, güncelliklerini nasıl koruyacakları, kimin için ve hangi amaçlarla faaliyet gösterecekleri gibi acil ve varoluşsal kaygılarla yüzleşiyor. Sanat, toplumsal söylemin sözcük dağarcığını yenileyerek yeni düşünce yolları açma gücüne sahip. Bu bienalde tek bir zaman ve mekânda büyük temalar etrafında büyük toplantılar gerçekleştirmeyeceğiz. Bunun yerine, bienal için belirlenen sekiz haftalık resmi süre için, çok sonra da devam edebilecek fikirlerin tohumlarının atıldığı büyük bir fikir dağılımı öngörüyoruz.”
İstanbul Bienali Direktörü Bige Örer de “Belirsizliklerle dolu bir dünyada bir arada çalıştığımız sanatçıların ve sanat dünyasının önceliklerini ve aciliyetlerini temel alarak çalışmalarımızı şekillendiriyoruz. Son iki yılda karşılaştığımız tüm zorluklara rağmen bienal katılımcılarıyla beraber üretmeye devam ediyoruz.” diyor.