Bienal Artı, 18. İstanbul Bienali’nin heyecanını, ona emek verenler ve dostlarıyla, önizleme günlerinde paylaşmak isteyenler için sunulan bir destek bileti. Bienalin kapılarını herkesten önce, dünyanın farklı yerlerinden sanat profesyonelleri ve basın mensuplarına açtığı önizleme günlerinde sergi mekânlarına giriş hakkı tanıyan Bienal Artı biletiyle izleyiciler, açılış haftası etkinliklerinin tamamına katılabiliyor.
Açılış haftasının kamusal programı performanslardan gösterim ve canlı etkinliklere uzanan geniş bir seçki sunuyor.
Selma Selman’ın ailesiyle birlikte ürettiği, hurda elektroniklerden altın elde etme aşamalarını ele aldığı performansı Anakartlar, İstanbul Modern’de gerçekleştiriliyor. Sanatçının aile mesleğini saygıyla andığı, aynı zamanda değerin nasıl üretildiği üzerine bir zihin egzersizi niteliği taşıyan yapıtta kurumlar kadar pazarların da ekstraktivist bir mirasa sahip olduğu gözler önüne seriliyor.
Alex Baczyński-Jenkins, Arter Karbon’daki İsimsiz (Ufku Yakalamak) adlı dayanıklılık temelli performansında, “kare adım” diye bilinen dans figürünü kuir bir samimiyet ve birliktelik duygusunu denemek için araç olarak kullanıyor. Dans, günlerce süren partilerin, cenaze ve ayaklanmaların anıları arasında salınıyor.
Bir monolog hâlinde sahnelenen Demek çok üzgünsünüz, öyle mi? ya da Çukur performansında, Lübnan’ın ekonomik ve politik çöküşü esnasında Ahmad Ghossein’in hayatta kalma çabalarını izliyoruz. Sanatçı, insanın dopamin ve oksitosin hormonları sayesinde kendini neşeli hissetmesinin tuhaf gerekçelerini, kişisel bir hikâyeye dayanarak anlatıyor.
Kamusal program kapsamında yer alan gösterim programındaki filmler spekülatif tarihler, jeopolitik fay hatları ve otokurmaca arasında dolaşıyor. Maxime Hourani’nin Lübnan Dağı’nda geçen filmi Taşlar Yalan Söylemez, Louis Auguste Blanqui’nin 1860 Lübnan iç savaşını anımsatan başarısız bir devrimin kozmolojisi hakkında fikir yürüttüğü çalışmalarından yola çıkıyor. Samar Al Summary’nin filmi Her Çıkışın, Arizona’daki bir askeri hava üssünün sağır edici sessizliğinde memleket özlemi ve yerinden edilmişlik duygularıyla hesaplaşıyor. Lawrence Abu Hamdan’ın 45. Paralel adlı filmi, 2010’da ABD-Meksika sınırını geçerek bir can alan mermiden hareketle sınırları ve dron savaşlarını inceliyor. Suneil Sanzgiri, Ulaşılamaz Adres adlı filminde, Angolalı sömürge karşıtı aktivist Sita Valles’in devrimci yaşamı ve kayboluşundan yola çıkarak Hindistan ile Afrika’nın ortak sömürge karşıtı tarihlerini analog yıkıntılar ile dijital restorasyonu bir araya getirerek keşfediyor.