Bilet Bilgileri

TARİH&SAAT MEKAN TAKVİMİNE EKLE  
{{item.tarih}} *° {{item.mekan}}

BİLET AL BİLET AL ÜCRETSİZ

Jeremy Narby & Suzanne Husky, Elizabeth A. Povinelli & Ursula Mayer, Umut Yıldırım & Elmas Deniz, Patrick Degeorges & Johannes Büttner

Eşzamanlı çeviri desteğiyle Türkçe ve İngilizce

16. İstanbul Bienali, Yedinci Kıta ile bir “yeni dünya” imgesi öneriyor: Bu yüzergezer plastik atıklarının oluşturduğu devasa kütle yaşanabilir olmasa da artık sanatçılar, biliminsanları ve düşünürlerin keşfine açılan bir mıntıka. Sanatçı, biliminsanı ve düşünürler arasındaki diyalog ise, bienali açacak ve kapayacak iki tartışma oturumunun merkezinde. Antropologlar, felsefeciler ve sosyologlar Antroposen hakkında, çağdaş düşüncenin mutasyonlarına tanıklık eden yeni bakış açıları önermek üzere, bienale katılan sanatçılar ile ilişkilendiriliyor. Bu diyalogların temel meselesi, insan olmayanlara kadar uzanan ve feminizm, dekolonizasyon, evrenbilim ve sosyoloji arasında gezinen güncellenmiş bir antropoloji fikri öne sürmek.

16. İstanbul Bienali’nin açılış ve kapanış haftalarındaki bu konuşma oturumları, yedinci kıtanın sunduğu manzaralara eleştirel bir karşılık olarak estetik ve feminist kuram ile sosyoloji arasındaki sınırları kateden düşünürleri, insan-olmayanların antropologlarını ve bitki yaşamının felsefecilerini bir araya getirerek çağdaş kuramın yeni mıntıkalarında geziniyor. Antroposen çağdaş düşünceyi ne şekilde ve ne ölçüde dönüştürebilecek? Her bir düşünür sergiden bir sanatçıyla eşleştiriliyor ve her ikisinin kısa müdahaleleri bir tartışmayla son buluyor.

Program

13.00-14.00
Jeremy Narby & Suzanne Husky
14.10-15.10
Elizabeth A. Povinelli & Ursula Mayer
15.10-15.40
Kahve arası
15.40-16.40
Umut Yıldırım & Elmas Deniz
16.50-17.50
Patrick Degeorges & Johannes Büttner

Jeremy Narby & Suzanne Husky

Jeremy Narby’den "Dünyanın Çevresi"

İnsandan-daha-büyük bir dünya hakkında nasıl düşüneceğimizi, o dünyaya nasıl tepki verip, onun içinde nasıl eylemde bulunacağımızı düşünüp taşınmaya başladığımız bu dönemde doğa, çevre ve antroposen gibi insan merkezli kavramların ötesine geçmek zorunlu hale geldi. Fransızcadaki milieu [çevre] kavramı dünyanın doğa ve kültür, özne ve nesne, insan ve diğerleri vb. ayrımlarla ikiye bölünmesini gerektirmez. Bu noktada, insanları bu gezegenin canlı dokusunun bir parçası olarak ele almak faydalı olabilir.

Tropik yağmur ormanlarını en iyi bölgede yaşayan yerli halkların koruyacağına inanan Jeremy Narby, son 30 yıldır Amazon yerlilerinin arazilere tapu çıkarma, iki dilli ve kültürlerarası programlar ve sürdürülebilir ormancılık ve balık üretimi gibi girişimlerini destekleyen ve bunlar için kaynak toplayan bir antropologdur. The cosmic serpent: DNA and the origins of knowledge (Kozmik Yılan: DNA ve Bilginin Kökeni) ve Intelligence in nature (Doğadaki Zekâ) başta olmak üzere çok sayıda kitap yazan Narby, Francis Huxley ile birlikte Shamans through Time (Zaman İçinde Şamanlar) adlı antolojiyi yayıma hazırlamıştır.

Suzanne Husky (d. 1975, Bazas, Fransa) San Francisco, ABD ve Bazas, Fransa’da yaşıyor ve çalışıyor. Bahçecilik, permakültür ve bitkisel tedavi alanlarında eğitim gören Husky, çalışmaları insanların doğal ortamla ilişkilerini inceleyen bir multimedya sanatçısı. Yapıtları, etnobotanik ve bitki bilgisi içeren kültürel temsilleri yeniden değerlendiriyor. Husky, aynı zamanda tarım endüstrisi ve tarım teknolojisiyle alakalı eleştirel yapıtlar üreten Le Nouveau Ministère de l’Agriculture [Yeni Tarım Bakanlığı] adlı sanatçı ikilisinin kurucularından. Kişisel sergileri Bay Area Now 5 YBCA, San Francisco, the De Young Museum; Southern Exposure, Out of the Box Biennale, İsviçre ve The Headlands Center for the Arts’da yer aldı.

Elizabeth A. Povinelli & Ursula Mayer

Elizabeth A. Povinelli’den "Yemle, Cezbet, MacGuffin: Sanat Antropolojisinin Hedefleri"

Karrabing Film Collective’in bir örnek olay olarak ele alınacağı bu konuşmada antropolojide ve eleştirel küratörlük pratiğinde estetik ve etnografyanın birbiriyle yer değiştirmesinin olanakları araştırılacak. Antropologlar etnografyayı bir düşünce kipi olarak sanat, tesir ve estetiğe uyarlayarak dönüştürürken, eleştirel küratörlük pratiği, sanatı ve estetiği etnografik ve yurttaşlık bilimi araştırmalarının mazereti olarak ele alır. “Cezbet, Yemle, Sosyal MacGuffin” ise bu taraflardan birini seçmek yerine, eleştirel sanatın bilim ve estetiğin dışında ne gibi hedefleri ve yaklaşımları olacağını sorguluyor.

Elizabeth A. Povinelli antropolog ve sinemacı. New York, Columbia Üniversitesi Antropoloji Bölümünde Franz Boas kürsüsü profesörü ve Karrabing Film Collective’in kurucu üyelerindendir. Son kitabı: Geontologies: A Requiem to Late Liberalism [Geontoloji: Geç Liberailizm için Bir Ağıt] (2016).

Ursula Mayer’den "Tekno-yaşam Sistemleri için Mitopoesis"

Kâinatın sonu:
Başlangıcı.
Durdur.
Başlat.
Tekrarla.

Bir avatar, teknik şematik ve bedensel jestlerin bir melezi, bir tekno-yaşam sistemi. Cazibeli silahların parıltılı ışıltısıyla bizi kendisine doğru çağırır. “Bilginin Ateşi Yakıyor Her Şeyi, Tüm Küller Karmaya” adlı çalışmasında Mayer, çeşitli pozisyonlarda bekleyen avatarların oyunu oynayan kişinin idaresinde değilken oyuncunun karakterine büründüğü video oyunlarındaki başıboş animasyonları taklit ediyor. Haraway’in siborgunu, insanın her daim insandan öte iletişim ağları içinde bulunduğu, post-insan bir ikon şeklinde 21. yüzyıl için günceller. Mayer’in yapay ve organik fenomeni harmanlayan çalışması insan ve insan olamayan varlıkların arasındaki farkların içinde eridiği melez bir alan üretir, böylece paylaştığımız “doğakültür” geleceğin ne olduğuna dair bir öngörüye sahip olur. Birlikte dijital çevremizdeki çağdaş somutlaşma ve cismanilik biçimlerini keşfedeceğiz.

Ursula Mayer’in çalışmaları film, video ve yontuyu içeren farklı araçları kapsar. Tek kanallı ve çok kanallı filmleri, mimari, moda, edebiyat, siyaset, mitoloji, jeoloji ve bilimden ödünç alınmış işaretlerden müteşekkil görüntülerin kristalimsi devreleridir. Mayer çalışmasında sinema gramerini ve kurguyu kullanarak mekânsal kompozisyonun, insan koreografisinin ve anlatı yapısının birbirlerini nasıl bilgilendirdiğini ve birbirlerine nasıl katkıda bulunduğunu göstermeye çabalar. Mayer söylence, biyopolitika ve sinemanın göstergebilimini gelecekteki post-insan ontolojilerini görselleştirmek ve bunun üzerine düşünmek için iç içe geçirir.

Umut Yıldırım & Elmas Deniz

Umut Yıldırım'dan "Ablukada Solumak"

"Ablukada Solumak", Diyarbakır’ın ciğerleri olarak da adlandırılan Hevsel Bahçeleri’ne odaklanarak, ekolojiyi altyapı, bellek ve mücadele kavramlarının kavşağında ortaya çıkan hortlaksı bir alan olarak tasarlar. Son yıllarda antropoloji alanında tartışmalar yaratmış Antroposenci bakış açısının tarih-bilmez ve toptancı formalizmini yereli genelle konuşturarak eleştiren bu etnografik çalışma, iklim değişikliğini soykırım düzenekleri, savaşçı altyapı ve siyaset ile yerel mücadelelerin katmanlı bir ifadesi olarak, solumak eylemi aracılığıyla kavramsallaştırır. Antropolojiyi ekolojik farkındalık ve aksiyon için harekete geçirmeyi öneren bir kavram olarak nefes, siyasi olanı gündelik, manevi ve kolektif bir gayret ve bir örgütlenme biçimi olarak kodlar.

Umut Yıldırım şu sıralar Cambridge Üniversitesi’nden aldığı doktora tezinin saha çalışmasını kitaplaştırıyor. ICI Berlin’de ilkim değişikliği ve ekoloji, devlet ve direniş, eleştirel tarih ve coğrafya ile bellek, öznelik ve tesir (affect) meseleleriyle ilgili yazıyor ve antropologlarla sanatçıları buluşturan açık seminerler düzenliyor. Akademik yazılarına Anthropological Theory, Cultural Anthropology ve Current Anthropology dergilerinden ulaşılabilir. İlk kitabı Affective Ecologies, Anarchic Fragments, 2020’de, ICI Press tarafından basılacak.  

Elmas Deniz’den "Kayıp Sularla Birlikte Kaybolanlar"

Büyük nehirlerin isimlerini biliyoruz ama daha küçük su yolları, dereler? Onlar etrafındaki canlılarla birlikte yok olup gittiler. İnsan eliyle coğrafyanın değiştirilmesi ve geçmişin izlerini bugünün dilinde ve coğrafyasında aramakla ilgileniyorum. Antroposenden ziyade Kapitoleseni düşünmeyi, tarihe onu başka biçimlerde yorumlayarak yeniden bakmayı, farklı mümkünler ve ilişki biçimleri aramayı önemsiyorum. Bu konuşmayı 16. İstanbul Bienali için ürettiğim, kayıp dereleri konu alan iki işim üzerine araştırma yaparken ortaya çıkan sorular üzerine kuracağım. İstanbul‘un dereleri ile Bergama yakınlarında çocukluğumun geçtiği evin hemen yanından akan Gryneion adıyla var olmuş antik bir kentin sakinleriyle paylaştığım, şimdi yok olmuş ve ismi bile bulunmayan bir dere etrafında yaptığım gözlemlerden, araştırmalardan ve işi üretirken gelişen düşüncelerden bahsedeceğim.

Elmas Deniz (1981, Bergama, Türkiye) İstanbul, Türkiye’de yaşamakta ve çalışmaktadır. Çalışmaları ekonomi ve doğa arasındaki kesişimleri ve bu ikisinin iç içe geçtiği noktaları araştırır. Doğanın kapitalizm eliyle uğradığı tahribat, bunu algılayış biçimlerimiz, tüketim kültürü, Deniz’in sanatsal pratiğinde yer alan başlıca kavramlardır. Ekonomik sistemin algımızı belli belirsiz bir manipülasyon üzerinden nasıl sürekli olarak yeniden şekillendirdiğini sorgular, değerin dağılımındaki yanıltıcılığa ışık tutar. Deniz, insan-doğa ilişkisine, tarih boyunca doğa fikrine ve ekolojik kaygılara da odaklanır.

Patrick Degeorges & Johannes Büttner

Patrick Degeorges’ten "Dördüncü Yol: Antroposen’de Kozmobiyopolitika"

“Artık analoğa-yer-olmayan bir dünyada yaşıyoruz”. İnsan toplumlarıyla yeryüzü sistemi arasındaki ilişkide dengelerin değişmesi sonucunda, yaşadığımız çağda küresel çapta daha önce hiç görülmemiş bir varoluşsal riskle karşı karşıya kaldığımızı işaret eden Antroposen, siyasal açıdan aşırı derecede yıkıcı olabilecek, derin bir “bilişsel yabancılaşmaya” yol açmaktadır. Bilimsel cemaat, yeryüzünü yaşanabilir bir durumda tutmak amacıyla, içinde yaşadığımız on yılda bir “Büyük Geçiş” yapılması için çağrıda bulunurken, farklı “üst anlatılar” da dönüştürücü yolların stratejik bir haritasını çıkarmak için yarışmakta. Bu konuşmada ve devamında Johannes Büttner ile gerçekleştireceğimiz sohbette beşeri bilimlerin ve sanatın Antroposen’in ekotopik potansiyelini serbest bırakacak “jeo-öykü anlatılar”la nasıl meşgul olduğunu ele alacağız.

Patrick Degeorges filozof. Eylül 2017’den beri Lyon, Ecole Normale Supérieure’ün Antroposen müfredatının direktörlüğünü yürütüyor. Complex Systems Institute (IXXI), Michel Serres Institute ve INRIA (Datasphere Team) üyesi. 2013’te,Fransa Çevreci Beşeri Bilimler Portalı’nı kurdu. 2004-2010 arasında Fransa Çevre Bakanlığında yırtıcı hayvanların (kurt, ayı, vaşak,…) idare politikaları sorumlusu olarak çalıştı. 2010-2017 yılları arasında önlem ve strateji konularında baş danışmanlık yaptı ve ulusal ve uluslararası çapta biyoçeşitliliği koruma politikalarının düzenlenmesinde doğrudan rol oynadı.

Kapadokya Üniversitesi Çevreci Beşeri Bilimler Merkezi işbirliğiyle

Johannes Büttner’den "Gelecek"

Johannes Büttner’in çalışması hem günümüzde hem geçmişte, spekülatif ve bilim temelli gelecek vizyonlarını ele alıyor. Sanatçının çalışmalarında sürekli tekrar eden motiflerden biri de ütopyacı anlatılar ve karşı kültürel pratikler. Mevcut küresel ve siyasal krizler ile dijital kapitalizmde enerji ve yeni çalışma biçimlerine dair söylemlerin yanı sıra, komplo teorileri ve ezoterik inanışlar, bilim kurgu romanları, otomasyon ve insan ve makine arası ilişkiler gibi tehlikeli ve dolaylı anlara odaklanan anlatıları gerçeklikle kurmaca arasında salınıyor.

Johannes Büttner (d. 1985) Berlin’de ve 2015-17 yıllarında De Ateliers bursiyeri olarak bulunduğu Amsterdam’da yaşıyor ve çalışıyor. Paris’teki Palais de Tokyo, Montpellier’deki La Panacée ve Berlin’deki Akademie der Künste’de sergilere katıldı. 2018’de, Hanover’deki Kunstraum C28 ve Köln’deki Simultanhalle’de kişisel sergileri açıldı. Amsterdam’daki Stedelijk Museum, De Appel Art Center’da, Mönchengladbach’daki Museum Abteiberg’de ve 2018 Moskova Bienali’nde performanslarıyla yer aldı. 2019’da C.o.C.A komisyon ödülünü aldı.

Yukarı
madebycat ®